Sovyetler, Bilim ve Biraz da Tüylü Bir Felaket: Köpek Kalbi İncelemesi (Spoiler)
- Berkay Kelem
- 22 Şub
- 3 dakikada okunur
Bazı kitaplar vardır, okurken “Ne okuyorum ben?” diye düşündürür. İşte Mihail Bulgakov’un "Köpek Kalbi" tam da böyle bir kitap. İçinde hem bilimkurgu var, hem toplumsal eleştiri hem de tüylü bir başrol oyuncusu! Evet, bu hikâyede ana karakterimiz bir köpek. Ama sıradan bir köpek değil, sokaktan alınarak insana dönüştürülen, sonra da “Ah keşke dönüştürmeseydik” dedirten bir köpek. Hadi şimdi hem güldüren hem de düşündüren bu kitaba biraz daha yakından bakalım.
Bulgakov ve Cesur Kalemi
Öncelikle Mihail Bulgakov’dan biraz bahsedelim. Kendisi Sovyet döneminde yaşamış, kalemi keskin, hiciv ustası bir yazar. Ancak bu keskinlik yüzünden kitapları pek de sevilmemiş, en azından hükümet tarafından. Öyle ki "Köpek Kalbi" yıllarca sansürlü kalmış, çünkü içerdiği Sovyet eleştirileri pek hoş karşılanmamış. Ama kabul edelim, Bulgakov’un kalemi o kadar kuvvetli ki 100 yıl sonra bile hem bu kitap hem de yazarın diğer kitapları hala güncelliğini koruyor.
Konusu Ne?
Şimdi size şöyle bir hikâye anlatsam: Bir profesör var, bayağı zengin ve saygın bir adam. (Yani "Ben bu devirde yaşayamam" diye iç çekebilecek bir karakter.) Günün birinde bir deney yapmaya karar veriyor: "Acaba bir köpeği insana çevirebilir miyim?"
Ve evet, dönüştürüyor. Sokaktan aldığı zavallı Şarik’in beynine, hayatı pek de düzgün geçmemiş Klim Çugunkin’in hipofiz bezini naklediyor. Sonra ne mi oluyor? Köpek, Poligraf Poligrafoviç Şarikov adlı oldukça sinir bozucu bir insana dönüşüyor.
İşte burada hikâye ilginçleşiyor. Şarikov, ne yazık ki kibar, efendi ve kültürlü bir insan olmuyor. Aksine, kaba, bencil, otoriteye saygısız ve baş belası biri hâline geliyor. (Siz hiç "Ya bu adam tam sokaktan çevirdiğin biri gibi" dediğiniz birini tanıdınız mı? İşte Bulgakov bunu bildiğimizden emin.)
Şarikov, Sovyet sistemine hemen uyum sağlıyor, hatta devlet dairesinde işe bile giriyor. Ama öyle bir karakter ki yaşadığı apartmandakileri ve özellikle de Profesör’ü delirtmeye yemin etmiş gibi davranıyor. Olaylar, sonunda profesörün "Bu iş böyle yürümüyor" diyerek köpeği eski hâline döndürmeye karar vermesiyle zirveye ulaşıyor.
Aslında Bu Köpek Kim?
Şarikov, yalnızca bir laboratuvar kazası değil. O, Sovyetlerin "Yeni İnsan" yaratma idealinin trajikomik bir yansıması. Sovyet rejimi, eski düzenin insanlarını "çürümüş" olarak görüyor ve yepyeni bir toplum inşa etmek istiyordu. Ancak Bulgakov, "Bu iş o kadar kolay değil dostum" diyor ve insanın içindeki kötülüğün basit bir dönüşümle yok olmayacağını anlatıyor.
Ayrıca, bilimsel etiğe de sağlam bir taş atıyor. "İnsan doğasına ne kadar müdahale edersen et, sonuç kontrol edilemez olabilir" mesajı kitap boyunca hissediliyor. Yani özetle: "Tanrı rolü oynamaya çalışırsan, işler fena sarpa sarabilir."
Peki Neden Köpek ?
Öncelikle köpek, sadakatin ve doğallığın sembolü olarak görülüyor gözümüze. Köpek genellikle sadık, masum ve doğal bir varlık olarak görülür. Sarik karakterinin doğal halinin bozulmasıyla bu özellik kaybolur ve karmaşık bir yapıya dönüşür. Şarik başlangıçta toplumun en alt tabakasını temsil eder. ‘’Alt Sınıf’’ özellikleri abartılı bir şekilde vurgulanır.
-Eğitimsizlik
-Kaba Davranışlar
-Kendi çıkarını ön plana koyma
Köpekler, insan toplumuyla yakın ilişkiler kuran hayvanlar olarak hem insani hem de hayvani özellikler taşıyor. Bulgakov abimiz de bu ikilemi oldukça güçlü işlemiş. Ayrıca köpek karakteri hiciv ve mizah için uygun bir figür haline getirilmiş; Şarik’in kendine özgü alaycı düşünceleri ve kaba davranışları bürokrasiyi ve toplumsal normları eleştirmek için ideal bir karaktere dönüştürmekte. Bulgakov tarafından sistemin karikatürize edilmiş bir ürününe dönüştürülmüş ve mesajı iletmiş diyelim.
Neden Okumalısınız?
📌 Güldürüyor ama aynı zamanda düşündürüyor.
📌 Sovyet eleştirisi mi istiyorsunuz? Tam burada!
📌 Bilimkurgu seviyorsanız ilginizi çekecek bir deney hikâyesi.
📌 İçinde köpek var! (Ve kaos, bolca kaos.)
Son Sözler
"Köpek Kalbi," sadece bir bilimkurgu hikâyesi değil, insan doğasına dair kocaman bir eleştiri. Hem güldüren hem de düşündüren bu kitap, bir köpeğin bile Sovyet sistemine nasıl uyum sağlayabileceğini göstererek, o dönemin gerçeklerini acı bir mizahla gözler önüne seriyor.
Yani, eğer "Benim canım hem absürt hem de zekice yazılmış bir kitap okumak istiyor" diyorsanız, "Köpek Kalbi" tam size göre! Ama benden söylemesi, kitabı bitirdiğinizde bir köpeğe bakıp, "Acaba bunun içinde kim var?" diye düşünmeye başlayabilirsiniz.
Ayşegül. Berkay.
Comments